12 Ocak 2011 Çarşamba

3/C


Batman'da okulda ilk gün, müdür büyük ihtimalle senin sınıf 3/C olacak dediğinde derin bir Ohh çekmiştim. Ya benim gibi fdd'nin seçkin bir öğretmenine, yazarına, 1. sınıf verselerdi... Rabbim bana mı acıdı, çocuklara mı acıdı bilmiyorum ama 1. sınıf olmaması beni çok rahatlatmıştı. Okuldan ayrılırken 3. sınıfdaki öğrencilerime okuma yaptırabileceğim Türk ve Dünya edebiyatından seçkiler düşünüyordum, kafamda şimdiden güzel bir sınıf kitaplığı oluşmuştu. Daha ilkokul sıralarında birer entellektüel olacaklar...

İşte sınıftayım, tahminlerini bana yüksek sesle söyleyenlerin dediği gibi daha önceki konumumla karşılaştırıp ''Ne yaptım ben! Ne işim var burda? Birlikte yemeğe, havuza gittiğim, dersden sonra beni arabalarıyla evime bıraktıkları yada benim onları evlerine bıraktığım, esprilerimizi anlayıp katıla katıla gülebildiğim öğrencilerim!.. Pişmanım Tanrım'' diyip boğazım tıkanarak kendimi tanıtacağım bir durum olmadı.
İlk dersimizde, kendimden pek bahsetmeden adımı söyleyip onlarla tanışmaya başladım. Birinin 3 kardeşi vardı, duyduğum sayılardan sonra çok az gelmişti. Tenefüste öğretmenler odasında öğrencilerimden birinin 3 kardeşi var dediğimde, hocam en büyüğüdür o, sayı daha artar demişlerdi. Tanışmanın ardından sırayla okutmaya başladığımda ise kocaman bir gürültü koptu. Yıkılan hayallerimin kopardığı gürültüydü bu... Daha ilk saatlerimizde Türk ve Dünya edebiyatı seçkilerimizden vazgeçtim. Sınıfın yarıdan çoğu heceliyordu, 4 kişi hiç okuyamıyordu. Bu sınıf 3. sınıf değil, 1. sınıfın ikinci dönemindeydi... Sanırım bu yıl bunlara iyi bir okuma, yanına biraz da matematik katmak asıl hedefim olacaktı. Yazarken bile bi'sıcak bastı. Bir de dertlerini anlatabilmelerini sağlamak elbette.

Sonraki süreçtede sınıfımı şöyle anlatabilirim. Sınıf başkanı olarak Semanur'u seçtim. Temiz, düzenli, okuması iyi, akıllı bir kızdı. Ayrıca sınıfımızın en varlıklı ailelerinden birine mensup, babası bir apartmanın kapıcılığına bakıyordu. Başkanlığa seçtim derken elbette demokratik bir seçim sonucunda. Demokrasininde yönlendirilebilir bir tarafı var tabi...
Sınıf kitaplığına da okula gelen kitapçılardan bir 3. sınıf seti ekledik. Gerçi geçen sınıf dolabının arkasındaki suntayı delerek 2 pilot kalem, 5 kurşun kalem, 1 silgi, 1 kalemaçacağı ve tahta silgimizle bir kaç kitabımızı çalımışlardı, ama halen yeterli kitabımız mevcut. Aslında bir süredir hırsızları (sabahçı olan ortaokullar) bekliyordum. Çünkü 4 aylık süreçte dolabına girilmedik birkaç sınıftan biriydim (hatta bi'kaç sınıfa ikinci kez girmişlerdi). Bu bekleme stresini de atlattık.

Öğrencilerimle aram iyi, özellikle küfürlü konuşmaya karşı olan çabamı anlıyorlar sanırım. Artık küfür olayı çok azaldı, küfür eden birini şikayet ederken de ''bana ...  dedi'' gibi küfrü harfi harfine sınıfın ortasında kalkıp söylenilmeyeğini hepsi biliyor.

Sınıfımızın en şakacı ve en çok şikayet aldığım elemanı Deniz, ödevlerini son dönemlerde yapmaya başladı. Sürekli bir espri yapma halinde ama bazen ayarı kaçırıyor. Geçenlerde kız öğrencilerin eteklerini kaldırmış, senin de kız kardeşin var dedim, beni anladı. Şakalarına karşı kırıcı olmak istemiyorum, mizah değerlidir.
En çok şikayet aldığım ikinci eleman, Deniz'in amcası oğlu Azat. Neyseki sınıfta başka akraba yok.
Hatice en fazla peşimde koşan kız, sınıfımın güzelliklerinden. Sözlüsü 100 tabi. Ablası Ayşegül ile birlikte oturuyor. Ayşegül, birine ''yalan söyleme!'' yerine ''şaka yapma! Öğretmenim şaka yapıyor'' diyor.
Esprilere en hızlı tepki verenlerden Elif'in güzel bir kahkahası var, harika resimler çiziyor. Ressam olmak istiyor.
Sınıfın en hızlı okuyan öğrencisi ise Belkız. Dakikada 110 kelime okuyor, matematiğide biraz iyi olsaydı çok süper olacaktı.
Huzeyfe bir şey sorduğumda yada söz hakkı aldığında deli ediyor beni. Nereye varmak istediğini anlamıyorum, bazen ayıpta etsem sözünü kesip araya giriyorum. Ailesi Bekir dediğinden, kendini öyle tanıtmıştı. Sınıfta Bekir diyiyoruz. Matematiğin hakkını veren bi Bekir var, ileride doktor olacakmış.
Kadriye'nin cinayet resimleri serisini bir ara yayınlayacağım. Resimle ilgili sorularımı gülerek ve utanarak anlatır, bazen notta ekler resme ''pişman olmuş kız bunu yaptından'' diye. Tahtada birşey anlatırken ha uçtu ha uçacak sanırım. Kollarını bir indirir bir kaldırır, arada bir ellerini önünde birleştirerek ayakları ile eş zamanlı 8 yapar, ardından tekrar kollar inip kalkar. Hayallerinde hemşire oluyormuş.

Benim hayalim ise onların başarılı olmaları ve başarılarından bahsederken Özkan öğretmenlerini de bir pay sahibi olarak anabilmeleri...Onlar için kısa ve tatlı bir hatıra olmak, sene sonunda tayin alabilmek...

2 yorum:

  1. Mrb özkan hocam.sınıfnız 3/C nin ve genel itibariyle okulumuzun sorunlarını güzel bir şekilde paylaşmışsınız.sizin gibi aydın öğretmenler vasıtasıyla öğrencilerimizin çok daha iyi bir seviyeye geleceğine inanıyorum...

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim Sevinç hocam, bir gün öğrencilerime ben de sizler kadar olumlu katkı yapabilirim umarım...

    YanıtlaSil