Belgrad'dan 8 saate yakın süren bir otobüs yolculuğuyla Saraybosna'ya vardık. Karayolu ile ilk sınır geçişi deneyimimi de burada yaşadım. Öncelike Bosna-Hersek'in doğa harikası bir yer olduğunu söylemeliyim. Saraybosna'ya vardığımızda gün yeni batmıştı, gece manzarası büyüleyiciydi. Ağustos olmasına rağmen serin ve yağmurlu bir havada karşıladı. Saraybosna'nın merkezi şehrin tarihi bölgesi Başçarşı. Yoğun bir turist nüfusu var burada. Türkiye dışında gezdiğim yerlerin hepsi Avrupa'daydı ve yurtdışında Avrupa'da şehir manzarası içinde bu kadar çok minare ve cami görmek hoş bir duyguydu.
Saraybosna'nın kurucusu Gazi Hüsrev Bey Cami ve Külliyesi Başçarşı'da yer alıyor. |
Saraybosna, Dinar Alpleri ile çevrili Saraybosna Vadisinde Miljacka Nehri çevresine kurulu. Roma Katolik Kilisesi ile anlaşamayan, baba-oğul-kutsal ruh üçlemesini kabul etmeyen, çocuklarını vaftiz ettirmeyen "aykırı hristiyan boşnaklar" hem katolik hem ortadoks baskısından ayrı kalmaya çalışmışlar. Bulundukları dağlık bölge buna yardımcı olmuş olmalı. Osmanlının Balkan seferleriyle tanıştıkları İslamı kendilerine daha yakın bulmuşlar. Osmanlı himayesini hemen kabul edip kansız bir şekilde müslüman olmuşlar.
Bosna-Hersek 1463 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlıya katıldı. Fetih sırasında Fatih Sultan Mehmet rüyasında Hz. Peygamber, Hz. Ebubekir, Hz. Osman, Hz. Ali'yi görür. Rüyasında, adaleti ile meşhur olan Hz. Ömer bulunmuyor. Bu, Bosna'da Osmanlılardan sonra adaletin uygulanmayacağı şeklinde yorumlanır. Bosna-Hersek, 1878 Berlin Antlaşması ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna bırakılana kadar da Osmanlı'ya bağlı kaldı. 1918'de de Yugoslavya Krallığına bağlanıyor.
Saraybosna, Osmanlılar tarafından Bosna-Saray ya da Saray Ovası diye adlandırılırmış. Şimdi de boşnaklar tarafından Sarajevo (Sarayevo) diye adlandırılıyor.
Başçarşı'nın merkezi ya da başlangıç noktası, küçük meydandaki Sebil. |
Saraybosna merkezi için yürüyüş güzergahı önerisi: Başlangıç noktası Sebil. Buradan Ferhadiye Caddesi'ne girip 2. Dünya Savaşında ölenlerin anısına yapılan Sönmeyen Ateş Anıtı'nı geçtikten sonra Milijka Nehri'ne doğru yürü. Nehir kenarından geliş istikametine doğru devam edip Latin Köprüsü'nden geçin. Sonra aynı kıyıdan tekrar devam ederken İnat Kuca'nın önündeki köprüden geçip şimdilerde kütüphane olarak kullanılan eski Belediye Sarayı'nı geçtikten sonra tekrar içe doğru dönerseniz Sebil'e çıkarsınız. Merkezdeki en önemli noktaları bu güzergahta göreceksiniz.
Şehitlik. Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç'in anıt mezarı |
Savaşın izlerini bir çok binanın yüzünde görebiliyorsunuz |
Benim gördüm Bosna Hersek'e sırf yemek yemek için bile gidilebilinir. Harika yemekleri vardı. Saraybosna'dan Mostar'a doğru giderken yolda araç park yerleri hınca hınç dolu kuzu çevirmeciler aklımda kaldı. Araç kiralayın kuzu çevirmelere de uğrayın. Ben yiyemedim siz yiyin :). Aslında yazacaklarım çoktu, gezi yazısını geziden çok sonraya bırakınca bu kadar oluyormuş demek ki.
Kahvaltı: Börek (mutlaka) Çevapcici yemeden dönme! (fotoğrafını nereye kaydetmişim ki) |
Boşnak kahvesi |
Şehitliğin üzerindeki tepeden Saraybosna'yı izlemek ayrı bir keyif oldu. |
Saraybosna Hatırası |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder