29 Kasım 2010 Pazartesi

Türkiye'de Eğitim-Öğretimdeki Asıl Problem Nedir?

Sürekli değişen sınav sistemleri
Bir türlü karar kılamadığımız öğretim yöntemi
Öğretmenlerin eğitim-öğretim süreci devam ederken atanmaları
Öğretmen yetiştirme konusundaki karar veremeyişlerimiz. 40 günde bile öğretmen yaptık, denemediğimiz absürtlük kalmadı diyorum ama her defasında yeni birşey bulunabiliniyor.
Öğretmen maaşlarının diğer meslek grubu memurlarına göre sıralamadaki yeri.
Ders kitapları, müfredatlar
Sayısını bilemediğim okul türü çeşitliliği
Okulların sundukları ile, üniversite girişi için öğrenciden istenenlerin birbirinden farklı olması vs vs
Cevabını aradığım, bu sorunlara ayrı ayrı mı bakmalıyız, yoksa tüm arızalar tek bir sorundan mı kaynaklanıp çıkıyor?

Eskiden bir acayiplik gördüğümde bu böyle olmaz, nasıl şunu şunu düşünemezler derdim. Okuduklarım, duyduklarım, izlediklerimden sonra meğer aslında neler  düşünülüyormuş, o kadarını da düşünemeyen benmişim diyorum. Eğitim-öğretim sistemimizden  herkes bu kadar şikayet edip yakınırken, kişilere ve zamana bağlı olmadan sürekli aynı durum devam ediyor. Şeytan diyor ki eğitim-öğretim faliyetlerinde herşey kasıtlı olarak bir keşmekeşin içine, bir düzensizliğe itiliyor, hiçbirimizin memnun olmadığı bu durum aslında bilinçli oluşturulan bir sonuçtur.
Hadi ordan sen de...

28 Kasım 2010 Pazar

Öğretmen Yetiştirme Nasıl Olmalıdır?

''Kem alet ile kemalat olmaz.''

Eğitim fakülteleri üniversite bünyelerinde Eğitim Enstitülerine dönüştürülmelidir.

Fakülte mezunları Fen-Edebiyat veya diğer herhangi bir fakülte mezunu lisans eğitiminin ardından, öğretmenlik yapmak istiyorsa tercih ettiği branşta iki yıllık eğitimini aldıktan sonra öğretmen ünvanı kazanmalıdır. Bu iki yıllık enstitü eğitiminin ikinci yılı ağırlıklı olarak okullarda staj şeklinde geçmelidir. Farklı disiplinlerde eğitim görmüş, ardından alan eğitimi ve formasyon almış, stajını yapmış kişiler öğretmen kadrosunu teşkil etmelidir.

İki yıllık eğitimde formasyonun yanında öğretmene yabancı bir dil de kazandırılması amaçlanmalıdır. Edebiyat ve Tarih branşlarında Osmanlıca önemsenmelidir. 

Mezun olan öğretmen adayı KPSS veya türevi herhangi bir sınav olmaksızın atanması yapılmalıdır. KPSS veya türevi bir sınav memur alımında kullanılmaya devam ettirilecekse de öğretmen alımı için eleme, enstitüye girişte yapılmalı ardından KPSS benzeri sınava gerek duyulmamalıdır.

27 Kasım 2010 Cumartesi

Güz Okumalarım

BOZKIRIN SIRRI
TÜRK PEYGAMBER
Ahmet Turgut

arka kapak:
Üç bin yıl önce Bozkırdaki yarı-göçerler henüz 'Türk' adıyla bilinmezken doğdular...
Erkek;
'Çadırı tutan ana direk' olması için 'Öktem' diye çağrılırdı.
'Yüz yirmi dört bin Peygamber'den biriydi o...
İkizi;
Müjdelenen 'Yoldaş'ın eşi ve 'sırrın anası'ydı.
Tarihçiler onu 'Aşena' diye andı...

UFUKLARIN SULTANI
FATİH SULTAN MEHMET
Mustafa Armağan

arka kapak:
Bosna'nın fethinden önce, Mayıs 1463'de tebdil-i kıyafet ederek bir derviş kılığında Fransisken rahibi Fra Angel Zuizdovic'le görüştüğü söylenen Fatih'in portresi herşeyi açıklıyor. Bu görüşmeden, bildiğimiz meşhur ahidname çıkmıştır. Hani şu, 'Hiç kimse ne Hristiyanlara, ne de kiliselerine dokunmayacak, kaçanlara özgürlük ve güvenlikleri verilecek, geri dönebilecekler ve manastırlarında, hakimiyetim altındaki topraklarda yaşayabilecekler' diyen ve bugün Fonitsa'daki manastırda saklanan altın değerindeki ferman...
Fatih'in gayesi, insanlığın yüzünü Doğu'ya veya Batı'ya çevirmek değildi. Önemli olan, insanlığın yüzünü yerlerin ve göklerin yüce yaratıcısına çevirmekti. Onun görevi, toprağı gübrelemek, çapalamak ve aşılamak, velhasıl zemini hazırlamaktı. Ama bunun için de uygun bir toprağın olması gerekiyordu ve fetih tam da bunu sağlıyordu.

alıntı:
Kitabta daha önce duymadığım bana ilginç gelen birşey: 1443 yılında, Mola Gürani'den ders alan Şehzade Mehmet'in yanında üç kişi daha varmış. Bunlardan biri, Arnavutların ünlü asi beyi Aleksandr Kastriyota, müslüman deyişiyle İskender Beğ. Babasının rahat durması için rehin alınıp ıslah edilmek üzere saraya gönderilmiş. Diğer iki talebe ise Eflak Voyvodası Vlad Tepeş'in çocuk yaştaki iki oğlu: Büyük olanı, sonradan Kazıklı Voyvoda olarak tarihe geçen Drakula romanına konu olan V. Vlad ile yüzünün ve kalbinin temizliği ile 'Güzel' sıfatıyla anılan ve ileriki yıllarda 'Dergh-ı Ali mülazımları arasına giren küçük kardeş Radul. Kazıklı Voyvada nam-ı diğer Drakula meğer Fatih'in bir dönem sınıf arkadaşıymış.


  
ÇELİK ÇEKİRDEK
TÜRKİYE'DE DERİN DEVLETİN TARİHİ
ÖZEL EK: HANİFİ AVCI OPERASYONUNUN PERDE ARKASI
Şamil Tayyar

arka kapak:
Aynı aklın ürünü, aynı merkezden yönetilen ve asırlara yayılan yüzlerce örgüt, küçüklü büyüklü binlerce operasyon, onbinlerce aktör... Kökleri Nizamülmülk'e dayanan, yüzyıllar içinde sızmalar sonucu kabuk değiştiren, sonunda dalları Ergenekon'u sarmalayan aypının tarihi: Çelik Çekirdek.
  • Selimiye Kışlası asırlarca hangi ekibin merkezi olarak kullanıldı?
  • Mason Locaları ile Ergenekon Operasyonu arasındaki ilişki ne?
  • Enver Paşa hükümetini darbe ile indirme teklifini Atatürk'e kimler götürdü?
  • Türkiye'yi Osmanlı'dan koparan, Cumhuriyet'in ilanı mı Lozan'ın imzalanması mı?
  • Cumhuriyet'i Osmanlı Derin Devleti mi kurdu?
  • İsmet İnönü, Mustafa Kemal'i nasıl tasfiye etti?
  • Adnan Menderes'in kendisini idama sürükleyen ilk iki hamlesi neydi?
  • Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar'ı hangi general ikna etti?
  • İstihbarat Dairesi, AK Parti hakkındaki kaptma davasına nasıl delil üretti?
  • Hanefi Avcı'nın 13 yıl önceki açıklamaları aldatmaca mıydı? Susurluk'u perdelemeye mi çalıştı? Aslında O, bilinenin aksine Mehmet Ağar'ın adamı mı?
  • Captagon Operasyonu Kilim'de tutuklanan Abdülkadir Ekicioğlu, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Aslan'ı yakan Habib Kanat'la Hanefi Avcı arasında nasıl bir ilişki olduğunu öne sürdü?
  • Hanefi Avcı, AK Parti Operasyonu'nda nasıl bir rol üstlendi? Eski İstihbarat Daire Başkanı Hüseyin Namal'la Eskişehir'de neden buluştu? İstanbul'da hangi MİT görevlisi ile neler görüştü? Adlarına telefon aldığı öğrenciler kim?


BEATRİCE'TEN SONRA BİRİNCİ YÜZYIL
Amin Maalouf

arka kapak:
Dünya bir felakete doğru dolu dizgin koşuyor. Kötüye kullanılan bilim insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Yeni doğan çocuklar büyük oranda erkek, çünkü ''oğlan'' olsun istiyordu herkes. Buyrun, bilim dilekleri yerine getirdi sonunda.

alıntılar:
  • Işık nasıl gölgeyi büyütürse, iletişim araçları da bilinçsizliği öyle yaygınlaştırıyor; ışıldak ne kadar güçlüyse, gölge de o kadar koyu oluyor.
  • Gelecek tamamıyla şimdinin içinde barınır ama maskelenmiş, şifrelenmiştir ve düzensizdir.
  • Yirmi yılda kırk sağlam kitap okursan, ama adam gibi okursan, dünyaya korkmadan bakabilirsin.
  • Bu kadar çok gazete, radyo ve televizyon varken insan sonsuz sayıda farklı düşünce duyacağını sanıyor. Sonra tam tersi olduğunu fark ediyor: Bu sözcüklerin gücü, o an egemen olan düşünceyi, başka sesleri duyulmaz hale getirecek kadar abartmaktan başka işe yaramıyor.
  • Yaşamın öbür ucuna geçmeden önce herkes için iyi bir düşüşün gerekli olduğuna inandım sonunda.
  • Denize bir şişe bırakıldığında, elbette biri bulsun istenir; ama şişeyle birlikte yüzülmez.

23 Kasım 2010 Salı

Eğitimde "f@tih" projesi

40 bin okulda sınıflara akıllı tahta koyulup, sınıflarda sıralara bilgisayarlar konulacak ve okullara çok amaçlı fotokopi makineleri dağıtılacak.
Keşke Milli Eğitim'in bir öncelikler listesi olsa...

Sınıf mevcutlarını 20li rakamlara çeksek.
Okullaşmayı artırıp, tekli eğitime geçerek sabah karanlıkta girip akşam karanlıkta çıkmayı bırakabilsek.
Önce bunları halletsek.
Okullara yeterli sayıda temizlik elemanı ve temizlik malzemesi sağlasak. Böylece okulda da tuvalete gidebilmeyi sağlayıp prostat vakası sayısını düşürsek.

Nedense aklıma "ayranı yok içmeye, atla gider sıçmaya" demek geldi. Dilerim ben yanlış düşünmüşümde, büyüklerimiz doğru düşünmüştür.

9 Kasım 2010 Salı

En Sevdiğiniz 5 Kitap

Twitterdan takip ettiğim Elif Şafak'ın gönderdiği bir link, sevdiğiniz beş kitabı tanıttığınız bir site. Elif Şafak gibi 5 kitap seçmeye çalıştım ben de. Aslında çok fazla kitap okumamıştım bunu tekrar hatırladım, her ne kadar çok okuduğum bilinse de. Yada bizde kitap okumak bile “çok okuyor” grubuna dahil edilmen için yeterli veya bunun için 40-50 kitap barındıran bir kitaplık sahibi olman... Yaşamının her yılına bir kitap düşüyor olması bile çok kitap okuduğunu gösteriyor buralarda…
En sevdiğim beş kitap? Dostoyeski her listede olmalıymış gibi geliyor nedense. Dostoyevski'den "Karamazov Kardeşler".
Ken Kesey'in "Guguk Kuşu" aslında yaşadığım/yaşadığımız hayata ne kadarda yakın bir roman. Deliler hastanesinde değilim belki ama, bir şekilde normal sayılman yada kimsenin seni rahatsız etmemesi veya bir topluluk yaşamında yer alman için istemediğimiz, arzulamadığımız şeyleri yapıp duruyoruz. Daha kötü bir durum oluşmaması için önümüze sürülmüş bu yaşamı yaşamayı tercih ediyoruz. Sevmediğimiz işler, bize bir şey kazandırmayan ama bizden istenen şeyler. Tersini denediğinde delisindir artık ve herkes senin bu yeni konumuna karşı birleşiyor sanki. Herşeye rağmen denediğin için teşekkürler Mcmurphy, bir kaç kez okunacak bir roman.
Kitaplarda  yaşanan öyküler ne kadar sıkıntılı, zor, tehlikeli olursa olsun mutlu sonla bitmeleri en çok hoşuma giden durum sanırım, J. R. R. Tolkien'in masalı "Yüzüklerin Efendisi" .
Richard Feyman, harika bir adam, müthiş bir fizikçi, hiç olamadığım kadar da esprili, hem kafasına buyruk yaşadığını da söyleyebiliriz. Sanırım onun gibi olmak isterdim. R. P. Feynman “Eminim Şaka Yapıyorsunuz Bay Feynman” kitabını anmadan olmazdı.
5. kitaba mı geldik? Don Kişot? Küçük Prens? Günümüzde yaşayan yazarlardan olmaz mı, Amin Maalouf'dan, Elif Şafak'tan? Belki sadece bir tarih kitabı yada bir atlas. Beşincide biraz zorlandık gibi, bir şiir kitabı olsun bu da, Sezai Karakoç “Şiirler - monna rosa”.
Meraklısına sitenin linki: http://fivebooks.com/interviews/elif-shafak-on-turkey

2 Kasım 2010 Salı

Müjde Pansiyon

Metin; Pansiyonun işletmecisi. Şuan kurulu olan Batman'ın bulunduğu bölgenin çoğu dedesininmiş, tapu yapmadığı için birşey iddia edememişler. Çok iş fırsatı kaçırmış. Pansiyondan çıktığını görmedim.

Tekin; Metin'in erkek kardeşi. 19-20 yaşında, bilgisayardan iyi anlıyor. Geçen seyredeceğim bir filmin alt yazısı çıkmıyordu, halletti hemen.

Ergün Bey; Oda arkadaşım. 43 yaşında, benim gibi dershaneyi bırakmış,bu yıl gelen açıktan atamalardan. En sinir bozucu olaylardan bile bir espri eğlence çıkarabiliyor. Şanslıyım.

Mütahit; Gece 2ye kadar internette, ciddi bir halle wirelessin en iyi çektiği odaların etrafında toplandığı salondaki köşe masadadır hep. İşlerle ilgili bir problemler var, internetten birşekilde halletmeye çalışıyor sanıp üzülürdüm. Meğer nette sadece okey oynuyormuş, hatta belli bir sayının üzerinde oynadığından bir kaç masa kontrol eden, oyuncu atan önemli bir pozisyonu varmış. kahvehane sahibi gibi bişeymiş meğer.

Yemek Yapan Bayan; Geçen menüde tavuklu bir yemek vardı. Tabildotuma tavukların yanındaki patatesleri koyduktan sonra tavukta istermisin dedi. Sesimi çıkarmadım, tabildotu uzattı, o günden sonra pek pansiyonda yemek yemiyorum.

Serkan; Bizim Mahir'in okulunda öğretmenmiş, odamıza geçen gelmiş tanışmıştık. Sabahları tuvalete giderken o da diş fırçalıyor.

Yatağa Yapışık Çocuk; Sabah, öğlen, akşam sürekli sırtını yatağın başlığına vermiş, dizlerini uzatmış üzerinde bilgisayarı. Daha hiç o yatağı boş, yada o çocuğu başka bir şekilde görmedim. Bir haftadır odanın kapısı kapalı olduğu için artık görmüyorum.

Sait; Temizlikten sorumlu, hiç şikayet ettiğini duymadım. Saçlar uzun, on parmakta yüzük, bileklerde gümüş bileklikler. Geçen adam boyu bir fotoğraf çerçeveletip getirmişti odasına asmaya. Polat Alemdar'la  kendisi, fotoğrafçıda yaptırmış.

Müjde; Metin'in kardeşi, Tekin'in ablası, pansiyona ismini veren kişi. Bunların beş kardeşi de Ankara'daymış. O da bu yıl gelmiş Batman'a pansiyon işletmesinde yardım ediyor, pansiyonun bayan bölümüyle de ilgileniyor.